Mutluluğun
Formülü için tıklayın !
|
Nasihat
ve Öğütler mutlaka okuyun ! |
HİÇ BİRŞEY TESADÜF DEĞİLDİR!!
Bazen hayatımıza giren öyle insanlar olur ki;onların belli bir amaca
hizmet etmek,bize bir ders vermek,kim olduğumuzu yada olmak istediğimizi
bulmamıza yardım etmek için bizimle olduklarını yüreğimizin derinliklerinde
hissederiz...
Bu insanların kim olacağını asla önceden kestiremezsiniz. Belki oda
arkadaşınız,komşunuz,profesörünüz,uzun zamandır görmediğiniz bir
arkadaşınız,sevgiliniz yada belki de sadece göz göze geldiğiniz bir yabancı...
Her kim olursa olsun,o kader anında hayatınızın bir biçimde
etkileneceğini bilirsiniz. Bazen hayatınızda öyle korkunç olaylar yaşarsınız
ki,o anda bu olaylar size korkunç acı dolu,haksız gibi görünür. Ancak fırtına
dindikten sonra bütün bu olayların üstesinden gelmemiş olsaydınız,asla
potansiyelinizin,gücünüzün,azminizin ve yürekliliğinizin
farkına varamayacağınızı anlarsınız...
Her olayın bir gerçekleşme nedeni vardır. Hiçbir şey tesadüfen,kötü
ya da iyi şans nedeniyle gerçekleşmez. Hastalık,yaralanma ve
deneyimsizlikler,ruhumuzun sınırlarını test eden olaylardır.
İster olaylar,ister hastalıklar,ister ilişkiler olsun,bu küçük
testler olmasaydı hayat hiçbir yere varmayan düz ve sıkıcı bir yol gibi uzayıp
giderdi. Güvenle ve rahat,ancak boş ve amaçsız...
Yaşamınızı,başarılarınızı ve düşüncelerinizi
etkileyen insanlar,kimliğinizi yaratan insanlardır. Kötü deneyimler bile
birilerinden öğrenilebilir. Bu dersler en zor,ancak büyük bir ihtimalle en
önemli olanlardır. Eğer biri sizi kırar,ihanet eder ya da üzerse,size güveni ve
kalbinizi açtığınız birine karşı dikkatli olmayı öğrettikleri için onları
affedin. Eğer biri sizi severse ,siz de bunun karşılığında onu koşulsuz sevin.
Sadece onlar sizi sevdiği için değil,size sevmeyi ve onlar olmadan
göremeyeceğiniz ya da hissedemeyeceğiniz şeylere kalbinizi ve gözlerinizi
açmanızı öğrettikleri için...
Her günün tadını çıkarın. Her anın değerini bilin ve belki de tekrar
yaşayamayacağınız bu andan alabileceğiniz en fazla şeyi almaya bakın. Daha önce
hiç konuşmadığınız insanlarla konuşun,onları dinleyin,aşık olun,zincirlerinizi
kırın ve gözünüzü zirveye dikin...
Başınızı dik tutun,çünkü bunun için her türlü hakkınız var. Kendinize
büyük bir insan olduğunuzu tekrarlayın ve kendinize inanın. Eğer kendinize
inanmazsanız,hiç kimse size inanamaz. Hayatınızı nasıl istiyorsanız öyle
şekillendirebilirsiniz...
|
SENİN İÇİN DiLEKLERiM
Sana, her şeyi paylaşabileceğin biriyle, birlikte olma mutluluğu
dilerim.
Her zaman olmasa da en istediğin zamanlarda, bulduğuna değil umduğuna
sahip olmanı dilerim.
Kötü günlerde senin elinden tutacak kadar Çok mutlu anıların olmasını
dilerim.
UMARIM
Kapıyı zamanında açip telefon son kez çalmadan önce yetişirsin.
Lüks bir lokantada adlarını ilk kez duyduğun yemekler arasından hoşuna
gidecek olanı seçersin
Cebinde her zaman eve dönecek kadar paran olur,
Birileri için vazgeçilmez olursun
Kışilık ceketinin cebinde hatırı sayılır miktarda para bulursun.
Banka hesabin hep çoğalır.
Neler yapabildiğine kendinde şaşırır, bir hayale değil, gerçek birine
aşık
olursun.
Tam istediğin yanıtı alırsın.
Açik, akıllara kazınan, güçlü. Hem de anında.
GÜÇLÜLÜK VE CESARET
Senin için dileyeceğim bir dilek gerçekleşecek olsa, önce ne
isteyeceğimi şaşırırdım.
Güzellik tehlikeli ..Bilgeliğin kazanılması gerekir
Aşk ise senin bileceğin bir iş,Ama sonunda eminim ki bunlardan da iyi bir şey seçerdim : Cesaret
Umarım aşkın bedelini asla kendini ezdirerek ödemezsin.
Umarın bütün zorbaların hakkından gelir, başın dik olarak yürüme gücünü
bulursun.
Verici olmak büyük mutluluktur.
Ancak hep ama hep vermek akli ve yüreği kurutur.
Çay bahçesinde, resim galerisinde, kırlarda..
Nerede olursan ol, birazda almasını bil.
Bırak kuşlar, resimler, kitaplar, gerçek dostlar canına can katsın.
Biz insanların beslenmesi gerek.
MUTLULUKLAR, SEViNÇLER
Adresini yitirdigin bir dostundan mektup gelmesi;
Sana gereksinimi olan birinin seni görünce gözlerinin gülmesi;
Ektigin tohumlarin filizlenmesi; yitirdi?in bir seyin tasinirken
bulunmasi;
Günesin ilk isiklari, sabah kuslarin civiltisi,
Yagmurdan sonra buram buram toprak kokmasi;
Sevdigin insanin karsina çikmasi;
Yagmurda el ele yürüyüs;
Topragin, tohumlarin uyanisi ...
Düşünme, düşünülme;
Sevme, sevilme...
Düğün,dernek...
Kız çocuk, erkek çocuk..
Büyümeleri gelismeleri...
Onlarin mutlulugunu görmek..
Torunlari kucaklamak, onlarla çocuklaşmak,
yeniden yasamak geçmişi,
iste sevinçler, iste mutluluklar. Doyasiya yasamak gerek.
Eger olanagim olsa seni bütün üzüntülerden korurdum....
VE ŞUNLARI
Heyecanla bekledigin telefonun yanlis numara çikmasini,
Pahali bir ambalaj içindeki hediyenin hoslanmadigin kokular salmasini,
Büyük ikramiyeyi bir numara ile kaçirmani,
Karsilikli sandigin sevginin karsiliksiz çikmasini,
Tatilde çektigin fotograflarin yanmasini,
Uzaktan kus diye sevgi ile baktigin seyin aslinda agacin dalinda asili
kalmis bir Çorap olmasini ..Ve askin da biten bir sey oldugunu tatmani HiÇ iSTEMEZDiM.
ZOR GÜNLER
Acilarin yorumunu yapmak anlamsizdir.
Hiçbir zaman geriye dönülmez.
Hiçbir büyü olanlari degistiremez, suç kimsenin degildir. Aldigin
yaralar
ne denli derin olursa olsun, yüreginde sakladigin keyifli anlari, küçük
mutluluklari unutma.
Kendine zaman tani, Nasil olsa bu da geçer, gider
Yitirmek bizi tüketir. Ama yüregine acilari gömmeyi ögrenmelisin.
Yasam seni yeniliyecektir. inan bana.
Geçmisi ardinda birakmanin ve her seye yeniden baslamanin sagladigi
Mutlulugu yasamani isterim.
Bütün basarisizliklari, kederleri, kötü yazgilari senden uzak tutabilsem
keske:
ama o zaman yasamin kendisinden uzak düserdin.
Mutluluk kadar kalp acilari, yürek sancilaridir bizi canli kilan ve
yeniden yasama baglayan.
Mutlulugu sakinarak sürdür; ödünç alinmistir çünkü......
NEREYE GiDERSEN GiT
Yürüdügün o bildik yolda yeni basangiçlar olacaktir.
Korkular, kuskularla dolu zorluklar yasanacaktir.
Mutlu saskinliklar da olacaktir.
Bir dönemeçte dünya ayaklarinin altinda uzanacak ,
bir digerinde derin vadiler karsilayacaktir seni.
Yürüdükçe yeni tatlar, yeni kokular, yeni dokunuslar kesecek yolunu.
Bu seçtigin yol senin mutlulugun, senin yasamin.
Mutluluk diliyorum.
Ancak kendi kabuguna çekilerek yasanan mutlulugu degil...
Rahatlik ugruna hayallerinden vazgeçerek elde edilen türden olani da
degil....
Gerçekten yapmak istediklerini yaparken yasanacak mutlulugu.
Ya da çaba gösterme riskini, verme riskini, sevme riskini göze aldiginda
duyulan mutluluklari... |
Neden tanrı sadece bir kalp verdi bize?
Tanrı herkese
iki ayak verdi yurumek icin
iki el verdi tokalasmak icin
iki kulak verdi duymak icin
iki goz verdi gormek icin fakat neden bir kalp verdi?
Cunku diger kalbi baska birine verdi gidip bulmanız
icin....... |
DERLER ...
Cennet;
Bir Amerikalı'nın maaşına
Bir ıngiliz'in evine
Bir Çin yemegine
Bir Japon'un arabasına ve
Bir Türk hanıma sahip olmaktır.
Cehennem ise;
Bir Amerikan arabasına
Bir ıngiliz hanıma
Bir Çin evine
Bir Japon yemegine ve
Bir Türk'ün aldıgı maaşa sahip olmaktır...derler.... |
YALNIZ ADAM !
Her nedense yalnızdır adam. Ne kapısını çalan bir dost, ne telefonunda bir ses; ne hayatında bir Kadın, ne yüreğini titreten bir çocuk. Okyanusun ortasında başıboş yüzen eski bir şarap şişesi kadar yalnızdır adam. Üstelik kutsal bir sır gibi korumaktadır ürpertici yalnızlığını. Ve bir gün,
penceresine bir kırlangıç konar. Kanatlarının altında hep bir bahar getiren o telaşlı, o hamarat kuş. "Merhaba" der adama, adam şaşırır. Kırlangıcın konuşmasına değildir şaşkınlığı. ilk kez bir canlının, sıcacık bir merhaba ile yalnızlık zırhını örselemesine şaşırmıştır. "Eee, merhaba" der adam, isteksizce. "Görüyorum" der kırlangıç "Sen de benim gibi yalnızsın" Kestirip atar adam; "Yalnızlık benim tercihim.
Böylesine mutluyum ben." Gülümser kırlangıç, "inanmıyorum" der, "Yalnızlık kimsenin tercihi olamaz!" Adam birisinin, üstelik de bir kusun, hayatını üstüne kurduğu bir inancı tartışmasından öfkelenir; "Bak" der, "seninle tartışmak istemiyorum!" "Ben de seninle tartışmak istemiyorum" der kırlangıç "Benim tek amacım, seninle dost olabilmek." "Bunun ne yararı olacak ki" diye sorar adam. "Konuşuruz" der kırlangıç, "Giderek tanırız birbirimizi." "Tanırsak ne olur" diye sorar adam, kırlangıcın önerisini küçümseyerek. "Birbirimizi tanırsak, güzellikleri paylaşırız" der kırlangıç, "Hüzünleri, acıları, coşkuları, Hatta çirkinlikleri paylaşırız" "Bunları neden paylaşalım ki" der adam, "Güzellikleri büyütmek, acıları ve kötülükleri küçültmek ve dayanılır kılmak için" der kırlangıç.
"Git işine" der adam, "Ben bütün bunları paylaşmak istemiyorum." "Pekii" der kırlangıç, uçmak için kanatlarını kaldırırken "Bugünlük gidiyorum fakat iyi düşün,yarın yine geleceğim." Dediği gibi ertesi gün gelir Yalnız adamla kırlangıç arasında yine ve neredeyse aynı konuşma geçer. Bir sonraki gün yine gelir kırlangıç, bir sonraki gün, ve ondan bir sonraki gün de. Adamın direnci giderek kırılmakta, bu sevimli ve hamarat yaratığın değişmeyen önerileri kendisine gittikçe daha sıcak gelmektedir. O gün, belki de kırlangıca "evet" demek üzere olduğunu fark eder adam. Üstelik bu çözülmesinden eksikleşmemiştir de.... Ancak kırlangıç gelmez. Ertesi gün, daha ertesi gün ve daha ertesi gün de gelmez kırlangıç. Meraka düşer yalnız adam. O güne kadar yalnızlığından duyduğu gururunu ayakları altına alarak, bir bilge kişiye anlatır olup bitenleri. Ve kırlangıcın ne zaman döneceğini sorar.
Bilgece gülümser bilge kişi. Ve yanıtlar; "Kırlangıçların ömrü, sadece altı
aydır..." Dostlukların, zamanında paylaşmaların anlamsız gerekçelerle
ertelenmeyeceği günler dileği ile. |
ÖZLEM
Ayrı yolların iki yolcusuyduk seninle.menzilimiz
yoktu,bir deli ırmak gibi bulduğumuz her koldan akar giderdik,ve aslında ben
sana doğru coşkun duygularla akan bir ırmak gibiydim.
Umudum var oldukça,varlığımızın bizi birbirine
bağlaması gibi özlemde hasretde benimle beraberdi.
Bazen bir masal kahramanı gibi güçlü,bazen hasret
kuşları gibi üzgün,kanadı kırık.hasretin acımasız yüzünü görmek,özlemin
kalbini kemiren bir duygu olmasını bilmek bile hafifletmiyor sana olan
tutkumu,
Kalbimin derinliklerinde seni yasamak,sıcaklığını
hissetmek,gözlerinde cocuksu mutlulugu yakalamak,ne kadar erisilmez,imkansız
gibi olsada,sen benim özlemimsin.sana ulasamamak ne kadar ürkütücü,ne kadar
zor olsada bilirimki;
Sen benim özlemimsin,yanımda dahi olsan
beklentimsin,icime cektigim nefesimsin,bunu haykırmak istiyorum,beni duyup
hissedecegini biliyorum.icimdeki bu coşku her zaman var olacak.tıpkı
caglayarak akan selale gibi,gökgürültüsünün insanı ürperten sesi gibi
Aynı yolun üzerinde olmasakda,sen bir yolda ben bir
yolda yürümeye devam edeceğiz.bizi tasıyan yollar kesişecek bir yerde.karşılaştığımızda
ne sen ne ben yorgun olacağız,aynı coşkuyla aynı tutkuyla tutuşup elele
birbirimizin gözlerinde kaybolacağız hasretle,özlemle.........
Yazan=
Zeynep
(31 Ağustos
2001) |
BAZEN HÜZÜNLERDE PAYLAŞILMALI !
Bazen hüzünlerde paylaşılmalı,yanında birisi olmalı,elini tutmalı,sıcak
nefesini yüzünde hissetmeli, en sıcak en güzel sözler duyulmalı,
Sevinçlerde paylaşılmalı! kalbinin atışı duyulmalı,millerce öteden, gözlerindeki
parlaklık ona ulaşmalı, her gülümseyişinde ,içini mutluluk kapladığında onunda
seninle olduğunu bilmeli insan,,
Tartışabilmelı,,yureklıkle kalbini beynini ortaya koyabilmeli, fikir
ayrılıkları görünse de bilinmeli ki, bütün doğrular aynı yönde
gitmeli, kendinle fikirlerinle mücadele ettiğini,daha iyisini beraberce
bulabilmeli insan..
Duygular akışa bırakılmalı,tıpkı sakin bir nehir gibi, bezende hırcın bir
deniz gibi olabilmeli, bazen saclarında tel tel yağmur damlası, bazen
avuçlarında dayanılmaz sıcak kum taneleri, gönül gözüyle görebilmeli insan..
Çılgın olabilmeli, her an her yerde delice davranabilmeli,çocuk gibi
yarmaz, genç kız gibi asi, kedi gibi nankör olabilmeli. Elini tuttuğu zaman
alabilmeli, içindeki yasamı aktarabilmeli, öncesiz ve ezelsiz olmalı insan...
Sahiplenmeyi bilmeli,ne çok ne az,ayarını iyi yapmalı,sıkmadan usul usul
onunla olmalı, gerektığınde rahat bırakmalı özgürlüğü tatmalı, elimizde eski bir
aşktan kalan tutku damlacıklarıyla baş başa kalmak istemiyorsak, rüzgarları
onunla paylaşmak istiyorsak..
Korkusuzca sevebilmeliyiz,,sadece sevebilmeliyiz....
Yazan ve Derleyen:
Zeynep
|
MC Donalds firmasınaYapılan "Gerçek" bir is
Başvurusu.
1.Adiniz Soyadınız: Herve JANCQUEUR
2.Yasiniz: 28
3.Şirketimizdeki hangi pozisyon için başvuruyorsunuz? Mümkünse
yatay bir pozisyon için. Eğer daha ciddi bir cevap istiyorsanız,ne
is olsa yaparım. Şart öne sürebilecek durumda olsaydım, burada olmazdım.
4. Düşündüğünüz ücret: Yıllık 800 bin Frank maaş artı şirketin yüzde
3 hissesi Eğer bu mümkün değilse,siz bir ücret önerin,ben size evet
yahut hayır diyeyim. 5.Eğitiminiz: Var!!
6.Son İşiniz: Sadist bir şefin deneme tahtası olmak.
7.Son ücretiniz: Hak ettiğimin çok altında.
8.önemli başarılarınız: Arakladığım kalemlerden muhteşem bir
koleksiyonum var; evde sergiliyorum.
9.İşten ayrılma sebebiniz: Bak soru 6.
10.Size ulaşabileceğimiz saatler: Fark etmez.
11.çalışmak istediğiniz saatler: Pazartesi, salı ve perşembe
13.00-15.00 arası.
12. öne çıkan özellikleriniz var mi ? Olduğunu söyleyenler var . Ama
bunu bir fast-food'da değil de,daha romantik bir yerde konuşsak......
13.şimdiki işvereninizle görüşebilir miyiz? İşverenim olsa burada olmazdım dedim ya....
14. Fizik durumunuz 20 kilogramdan fazla taşımanıza engel mi ? Belli
olmaz, ne taşıdığıma bağlı.
15. Otomobiliniz var mi ? Evet, ama soru yanlış sorulmuş. "çalışır
durumda bir otomobiliniz var mi?"diye sorsaydınız,cevabim farklı
olurdu.
16.Daha önce bir yarışma veya bir madalya kazandınız mi? Madalyam
yok ama lotoda iki kere 3 tutturdum.
17.Sigara içiyor musunuz? Otlanacak bir enayi bulabilirsem.
18.Beş yil sonra ne yapmayı hayal ediyorsunuz. Bana tapan,zengin bir
top modelle Bahama Adaları'nda yasamayı. Bir yolunu biliyorsanız
bunu beş yıl beklemeden de yapabilirim.
19.Yukarıdaki bilgilerin doğruluğunu taahhüt ediyor musunuz? Hayır,
ama sıkıyorsa aksini iddia edin.
20.Sizi bu başvuruyu yapmaya iten gerçek sebep nedir ? Birbiriyle tutarsız iki cevabim var:
İnsan sevgisi,hümanizm ve tüketicilerin
iyi beslenmesine katkıda bulunma arzum. Gırtlağıma kadar borca batmış olmam..
Sonuç : Herve Jancqueur işe alindi
Gönderen: Zeynep Y. |
BAZI ÜLKELERDEN SEÇME ATASÖZLERİ
Ne kadar az yüksekten uçarsan, düstügün zaman o kadar az incinirsin.
TIBET
Dikenler arasinda güller yetisir. ALMAN
Kadinlar gülebildikleri zaman gülerler, istedikleri zaman aglarlar.
MEKSIKA
Kadin gölge gibidir; kendisini takip edenden kaçar, önünden gidenin
arkasindan kosar. KONGO
Evlenmeden evvel gözlerinizi dört açin. Evlendikten sonra yari yariya
kapayin. PORTEKIZ
Ask ile öksürük hiç bir zaman saklanamaz. AVUSTURALYA
Mutluluk herkesin hayatindan bir kere geçer. VENEZUELA
Hakiki sevgi ayrilikta unutulmaz. BELÇIKA
Allahin gülü dikenli yarattigina hayret edeceginiz yerde, dikenler
arasinda gül yarattigina hayret ediniz. ARABISTAN
Evlilik bir kale gibidir. Disaridakiler oraya girmek için,
içindekilerde disari çikmak için ugrasir dururlar. TAYLAND
Yasini söyleyen kadin; ya genç oldugu için kaybedecek birseyi yoktur,
ya da yasli oldugundan kazanacak bir seyi yoktur. MALEZYA
Sevmek keman çalmak gibidir, bilmeyen kötü sesler çikarir. BOLIVYA
Çabuk gelen kötü sans, geç gelen iyi sanstan iyidir. ARNAVUTLUK
Baskalarini azarlar gibi kendini azarla, kendini affeder gibi
baskalarini affet. ÇIN
Eski asklar; yanmis ve sönmüs kömür gibi gayet kolay alev alir.
KOLOMBIYA
Güzellik;tabiatin kadinlara verdigi ilk hediye,ayni zamanda geri
aldigi ilk seydir. SILI
Büyük acilar sessizdir. ITALYA
Küçük üzüntüler konusurlar, büyük dertler dilsizdir. NIJERYA
Birlesmek baslangiçtir, birligi sürdürmek gelismedir, birlikte
çalismak basaridir. U.S.A
Kaynana pamuk ipligi olup raftan düsse,gelinin basini yarar. TÜRKIYE
Ilk karini sana Allah, ikinci karini insanlar, üçüncüsünü ise seytan
gönderir. JAPON
Idealler yildizlar gibidir, onlari tutmak mümkün olmaz ama karanlik
gecelerde yolumuza onlar rehberlik ederler. FRANSA
Evinde huzurlu olmak istiyorsan,esinin bütün istediklerini yap.
NIJERYA
Biri sizi bir kez aldatirsa suç onundur. Iki kez aldatirsa suç
sizindir. ROMANYA
Bir adam en çok sevgilisini, en iyi sekilde ailesini, en uzun da
annesini sever. IRLANDA
Gönderen:
Zeynep |
Bebegim Sen;
Benim gökyüzümsün
Benim kalbimsin
Benim en sevdigim tepesin
Benim sicak yatagimsin
Benim firtinada sigindigim limansin
Benim en degerli armaganimsin
Benim en duygusal animsin
Benim sonsuza dek en yakin arkadasimsin
Benim ilham kaynagimsin
Benim kaderimsin
Benim parildayan isigimsin
Benim gecem, gündüzümsün
Benim yüregimin ilacisin
Benim öfkemin gidericisisin
Benim agri kesicimsin
Benim bahar atesimsin
Benim nadir bulunan mücevherimsin
Benim dualarimin yanitisin
Benim kalbimsin, ruhumsun
Benim hayatimi hayat yapansin
Benim kutsalimsin
Benim moralimi düzeltensin
Benim en büyük sansimsin
Benim son dansimsin
Benim en iyi vurusumsun
Benim enerjimsin
Benim istah açicimsin
Benim sabah günesimsin
Benim aksam eglencemsin
Benim dans partnerimsin
Benim kalbimin bekçisisin
Benim kahkahalarimin kaynagisin
Benim sonsuzumsun
Benim yanan ateşimsin
Benim en büyük arzumsun
Benim ruhumun esisin
Benim inancımsın
Benim rüyalarımsın
Benim herkesten önce gelenimsin
Benim güvencemsin
Benim sağduyumsun
Ölene kadar sebebimsin.
Belki bilmiyorsundur...
Derleyen:
Webmaster |
AYRILIGI SEÇTIN MI ...
Ayriligi seçtin mi her seyi götüreceksin yaninda...
Geriye hiç bir sey kalmayacak.
Söylenmemis sözler kalmamali biraktigin yerde
-ki ben en çok onlari duydum-...
Gittin mi adamakilli gideceksin.
Hiç bir özlem kalmamali dönüsleri emziren...
Demem o ki böyle gidilmez. Büyük olmali ayrilik...
Uçsuz bucaksiz, dursuz duraksiz olmali...
Telefonun numaralari sesime düsmemeli, yollarin yoluma degmemeli...
Hiç bir aniya,hiç bir dizeye, hiç bir sarkiya yenilmemeli ayrilik.
Siirler okununca unutulmali, hasret dokununca uyutulmali...
Rakinin,sarabin diktasinda titrerken yürek, gözyaslarinin debisi arttiginda,
gece inmisken ayak parmaklarina kadar, yahut gün
dogarken, yataginin diger yastigindaki bosluk tecavüz ederken
gözlerine, ne bileyim tek basina yiyecegin sofrana iki kisilik servis açtiginda
susacaksin, duracaksin...
Gitmenin hakkini vereceksin...
Ayrilik gurur duymali seninle.
Gidersen,sözün ayaklarina geçiyorsa, ayaklarin yakinimdan geçmeyecek...
Ayriligi seçtin mi büyük olacak ayrilik..
Denizden bir damla eksilse de olur eksilmese de deniz yine deniz,
yaaaaa ..
Webmaster @ Metin53 |
SEN VARYA SEN :))
Sen var ya sen, kapkara bir
günde, ansızın yüz yüze geldiğin bir dost gülümsemesi gibisin
Hani, ya karşılık verirsin sevincine, gülümsersin; ya, dolmuşsundur, ne varsa
bırakırsın omzunda, derdine ortak edersin!
Ne bileyim, belki berbat bir gün geçirmişsindir, sıkmaktan sızlıyordur dişlerin,
cümle ilacın geçiremediği bir ağrı peyda hlanmıştır başında; dost bir yüz görür
görmez; ya, unutursun yaşadıklarını, ya anlatırsın; bilirsin dinleneceğini,
avutulacağını.
Sen var ya sen; apansız kavuşmaların tatlı sarhoşluğu, kopuşların isyankar
çığlığısın!
İşte, yağıyorsun yine!
Vücudumda bir kırıklık, ruhumda bir sıkıntı, yüreğimde sebepsiz bir sızı varken
hem de!
Böyle zamanlarda; ya toprağa uyup çıldırıyorum sevincimden, ya bulutlara özenip
kurtuluyorum yüklerimden…Artık eskisi gibi zorlanmıyorum ağlarken; hele,
caddelerde sular sellere karışırken hiç! Gökyüzü ağlarken, okyanusta bir damla
göz yaşlarım ve umurunda da değil senden başka kimsenin!
Ay, yıldızlar, hatta bulutlar bile yok ortalıkta; silik bir şehir, gri bir
gökyüzü, sinsi bir Sonbahar hüznü, ıslak bir rüzgar var!
Bu gece, ağlamaktan yana yapıyorum seçimimi, kötü bir gün geçirdim!
Belki, bir dostu incittim bugün; Onu, beni sevdiği kadar sevmediğimi düşündü.
Belki, yüreğimden kara bir tren çıktı yolculuğa, umut yüklü…Ne elimde avcumda
kırıntısı, ne peşinden koşmaya takatim yoktu!.
Belki, ateşim vardır şu an, sadece sayıklıyorumdur. Üşümem de bu yüzdendir,
hüzün değildir beni titreten!
Havada uçuşan sarı yapraklar da üşüyor mudur? Onlar da kötü olmakla suçluyorlar
mıdır rüzgarı; yoksa iyi şeyler mi geçiyordur akıllarından, yapraklar düşünür
mü?
Bu gece, iyi bir dost olamadım diye kızma sakın bana, iyi bir dost ol ve tut
ellerimden; bilmediğim yerlere savurmasın kötü rüzgar!
Bilmediğim yerlerde; tanımadığım insanlar, alışmadığım hüzünler, duymadığım
yalanlar ve dostum olmayan yağmurlar var!
Gidersem, sakın suçlama beni; “direnmedi” deme ardımdan! Bil ki; ne ruhumu, ne
yüreğimi teslim edemedim kolay kolay!
Webmaster @ Metin53 |
EKRANIN
ARKASINDAKİ
Ekranın
arkasındakine...
Kimsin sen? Kelimelerini gördüğüm, cümlelerinden vurgularını
tahmin etmeye çalıştığım, orda olup yazdıklarımı okuduğuna, beni anladığına,
anlaştığımıza inandığım sen... Varsın di mi? Ordasın? Konuşurken suratın
nasıldır, ellerini oynatır mısın konuşurken? Ya mimiklerin? Konuşurken
bakamadığım gözlerinin rengi ne? Sen de merak ediyor musun beni, yüzümün
konuşurken ki halini...konuşurken gözlerine bakarım karşımdakinin, sağır değilim
ama dudak okumayı severim ben... Bilebilir misin tüm bunları?...Sanmıyorum. Peki
nedir ikimizi bu denli yakınlaştıran... görmediğimde özlettiren seni? Saatlerce
yazıştığım, gülmekten sandalyeden düşeceğimi hissettiğim, hayatımın en gizli
yerlerini paylaştığım sen kimsin? Nedir seni bu denli özel kılan hayatımda...
nedir sonuna kadar sana içimi açmama sebep... Kelimelerce herkes güzel galiba...
kelimeler zırh gibi, kelimeler sığınak... daha kolay ifade edebiliyoruz
kendimizi... yüzleri görmeyince daha bir yakın, daha mı insan oluyoruz yoksa?
Kelimeler zırhımızı mı yok ediyor... Hayali dostum kabul ettiğim sana
kelimelerle ulaşırken daha mı açık oluyorum, ya da kavga esnasında kelimeler
daha mı bir aslan kesilmeme neden oluyor?
Burada olmaman ne de çok soru sormama
neden oluyor kendime... kimsin sen? Kafamdaki gibi misin? Saçlarınla oynar mısın
konuşurken? Dokunur musun konuştuğun kişiye? Nedir sana bu denli güvenmeme
sebep? Nereden biliyorum seni... neden tanıyor gibiyim seni kelimelerin yeterli
mi seni hayatıma sokmama... özlememe... seni orda gördüğümde sevinmeme?
Gideceğinde, gitme dedirten, dur daha konuşacaklarımız var dedirten ne bana?
Gittiğinde ekranda kalakalmamı sağlayan ne? Neden tüm bu sorular, nedir beni
buraya getiren? Çok mu cevap arıyorum, kabullensem buranın sanallığını, gerçek
yaşantıma geçirmesem, gerçeklikten sanallığa geçmede görsem seni sadece, gerçek
anlara sokmasam seni düşüncelerce... olmuyor, yapamıyorum... nasıl silebilirim
ki seni? Saatlerimi paylaştığım sen... sevincimi paylaşmak için
sabırsızlandığım, üzüntümü paylaşmak istediğim... beni güldürmenden nasıl
vazgeçebilirim? Bu kadar da toz pembe mi bu dünya?.. .olmadığını sen de
biliyorsun... ben de... sinirden az mı çıldırmadık, ekranı yumruklamak hiç mi
geçmedi içimizden?... ... ya aşk... dedim ya kelimelerce herkes güzel,
kelimelerce herkese aşık olunabilir... öyle ya da böyle, gerçek ya da sanal,
kelimeler veya sözcükler... önemli olan insanların buluşması değil mi?
Sen Kendi
ELLERİNDEN TUT.. Kendine Benim için BİR GÜL VER:)
Webmaster @ Metin53
|
AYRILIK VE ÇARESİ
Oysa sevmek dokunmaktir... Bilgisayar ekranindan
meçhul dostlara selam yollamak ya da sanal bir oyuncakla sahte asklar yasamak...
"Yalniz Kalplar Kulübü" yüzyili, uzaktan sevmeyi kutsayarak kapatiyor.Oysa eski
yüzyil, Adem ile Havva'dan beri tanidigimiz bir iliski türünü fisildiyor
kulagimiza:"Sevmek dokunmaktir...!"
Birkaç yil önce yayinlansa bilim-kurgu romani zannedebilecegimiz bir öykü,
gerçek bir olay olarak karsimizda iste...21. yüzyilin esiginde oyuncak
bebeklerin, evcil hayvanlarin ve yakin dostlarin yerine ikame edilen Japon icadi
Tamagotchi ile bilgisayarlar hayatimizi alabildigine kusatiyor..."Yalnizliklar
çagi"nin sanal sevgilisi, kimsesiz kalplere sevda insert'lemek üzere görev
basinda. Ancak çagimizin iliski biçimlerine göre kodlanan bilgisayarlar, zamanla
gerçek bir partnerin tepkilerini veriyor... Her seye ragmen, bilgisayarlar
muhafazakar kiz babalari için "ehven-i ser". Ergenlik çagindaki kizlarini "kötü
niyetli" delikanlilardan uzak tutmaya çalisan ebeveyenler, onlari sanal
sevdalarla oyalamayi tercih ediyorlar ve bilgisayar sektörünün en iyi
müsterileri oluyorlar.
AIDS çagina özgü ideal bir iliski türü gibi görünüyor degil mi?
Nedense bilgisayarlar bende gelecege dair tuhaf bir karamsarlık ve kuskuya yol
açiyor. Çok yakin bir gelecekte, birbirleriyle iletisimi kopmus milyonlarca
yalniz çocuğun, sevgiyi, bilgisayar ekranlarindan yansiyan sahte asklarda
arayacaklarini hayal etmek, bana korkunç trajik geliyor.Tipki uzun gecelerde
kendine internet ekraninda laflayacak bir dost arayan "Yalniz kalpler kulübü"
üyeleri gibi... Ya da ilk cinsel bilgilerini televizyon ekraninda Tutti Frutti
yarismalarindan alan yeni yetmelerin hali gibi...Farkında misiniz bilmem, ana
babalarin "çocuklari yatirsak da erotik birseyler seyretsek" dedikleri dönem
çoktan kapandi. Simdi çocuklar, ana babalarini yataga yollayip, sifresini ezbere
bildikleri "kilitli televizyonlar"inin ekranından ergin hayatinin gizli
dünyasini keşfe çıkıyorlar.Bütün bu kesifler, iliskiler, dostluklar bir ekran
basinda yaşanıyor.Dokunmadan... Sevmenin dokunmak olduğunu bilmeden...Arkadaşlarını,
evcil hayvanlarını, oyunlarini oldugu gibi simdi sevgililerini de sanal dünyadan
seçmeye basliyorlar. Bilgisayarda yasanan sahte asklar ve cinsel deneyimler...
Iste AIDS'in çaresini bulduk, sira yalnizliginkinde...
Webmaster
@ Metin53 |
ÇÜNKÜ BEN SENSİZİM...
Gece çökünce hüzünler üstüme düşer,mahzunlaşırım,anılar
canlanır gözlerimin önünde,yüreğimdeki hüzün anılardaki mutlulukla, heyecanla
yer değiştirir.
Bakışların canlanır gözümün önünde hasretimi unuturum
bir an,yanında olurum.yanımda olursun.Tatlı gülüşünü hatırlarım,sıcak nefesini
hissederim bütün benliğimde.Yüreğim seninle çarpar,mutluluğum gözlerime yansır.Sonsuzluk,sensizlik gibi yalnızlık gibi bir boşlukta
olurum.Bütün benliğimden sıyrılıp o boşluğa bürünürüm seni
düşününce.Hayallerimde yaşatırım, büyütürüm, hüznümde de sevincimde de.....
Paylaştıklarımızı,yaşadıklarımızı,hissettiklerimizi
seninle bir bütün olarak düşünüp mutlu olurum.Bıkmadan usanmadan tekrar
yaşarım...Sessizce....Kimsesizce...Sana seni özlediğimi söylerim,sessiz çığlığımla
Kulağıma güzel sözler söylediğini duyarım.Seni özledim
Seni özledim derim bütün çılgınlığımla.Hayallerimin sessiz çığlıklarla sana
ulaşmasını isterim.Benim seni hissettiğim gibi hissetmeni isterim. Dudaklarımdan dökülen sözlerin sana seni anlattığını
bilmeni isterim.Beni anlamanı isterim yine sessiz bakışlarımla.
Çünkü ben sensizim...... Çünkü ben sensizim......
Gönderen: Zeynep Y.
|